Ülkemizde yaz mevsimin kendini iyice hissettirdiği bu günlerde, deniz sezonun açılması ile birlikte sahillerimizde denizanaları görülmeye başlamıştır. Kimsenin karşılaşmak istemediği canlı türlerinin en başta geleni denizanaları hakkında birtakım bilgilendirmeler yapılması ve öncelikle bireysel tedbirler konusunda aşağıdaki şekilde paniğe kapılmadan tedbirler uygulanması gerekmektedir.
Son yıllarda tüm dünyada, özellikle Güneydoğu Asya denizlerinde, Kuzey Denizi’nde ve Meksika Körfezi’nde denizanası sayısında büyük bir artış yaşanmaktadır. Bilim insanları bu artışın nedenlerini araştırırken, çeşitli olasılıklar üzerinde duruyor. İklim değişikliğinin deniz suyu sıcaklığını artırması, ötrofikasyon (fosfor ve azot gibi besleyici elementlerin fazlalığından kaynaklanan kirlilik) bu olasılıklar arasında yer alıyor. Deniz suyu sıcaklığının ve fosfor, azot gibi besin elementlerinin artması deniz suyunda plankton sayısının da artmasına yol açar. Planktonlar aynı zamanda denizanalarının besinidir. Bu durum denizanalarının beslenme sorununu ortadan kaldırır ve sayısı artar.
Akdeniz’de farklı türleri olmakla birlikte özellikle Pelagia noctiluca ve Rhopilema nomadica türü denizanalarına dikkat etmekte fayda vardır.
Pelagia noctiluca türü mantar şeklindeki vücudundan sarkan 8 adet küçük ve ağız çevresinde bulunan 4 adet büyük tentaküller (esnek ve hareketli uzantılar) ile hoş bir görüntü oluşturan 10-15 cm. boyundaki Pelagia noctiluca aslında zehirli ve tehlikeli bir denizanasıdır. Rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebilir. Tentakül etrafında bulunan yakıcı kapsüller ile temas edildiğinde vücutta acılara neden olabilir. Bu tentaküller 50 cm uzunluğa kadar olabildiğinden hayvandan uzak durmak gerekmektedir.
Rhopilema nomadica türü denizanaları ise Dış görünüşü ile bir çana benzeyen bu türün vücudunun kenarlarında uzantılar bulunmaz. Yakıcı kapsüller ağız kolları üzerinde ve şemsiyenin çevresinde bulunurlar. Denizlerimize Süveyş kanalından geçerek gelen bu tür, planktonlarla beslenir. Rhopilema nomadica hem eşeyli hem de eşeysiz olarak çoğalabildiği için oldukça yüksek üreme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla kısa sürede ve özellikle ilkbahar ve yaz aylarında daha fazla görülür.
Zehirli olmalarından dolayı dokunulmamasında fayda vardır. Ancak kaza sonucu temas halinde, ağrının giderilmesi için en etkili ilkyardım, sıcak uygulamasıdır. Etkilenen bölgenin 20-40 dakika boyunca 43-45 derece santigrad sıcaklığındaki suya batırılması vakaların çoğunda ağrıyı kontrol altına almak için yeterlidir. Suyun sıcaklığı derece ile kontrol edilemiyorsa "elin içinde tutulabildiği, tahammül edilebilen en yüksek sıcaklık" ölçü olarak kullanılabilir. Acı, şişlik, kaşıntı veya yanma devam ederse kişi mutlaka en yakın sağlık merkezinde götürülmelidir.
Dolayısıyla sosyal mesafenin korunması her alanda önem kazanmaktadır.
Kamuoyuna önemle duyurulur.
Hayvancılık Dairesi